- sararak
- 1. winding (prep.) 2. belting (prep.) 3. banding (prep.)
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
anakonda — is., hay. b. Boğagillerden, tropikal Güney Amerika da yaşayan, 8 10 m uzunlukta, avını sararak ve sıkarak öldüren yılan (Eunectes murinus) … Çağatay Osmanlı Sözlük
battaniye — is., Ar. baṭṭāniyye Yorgan yerine veya yorgan üstünde kullanılan, çoğu yünden dokunmuş kalınca örtü Nihayet, beni bir battaniyeye sararak uyuttuklarını ve uyandırdıklarını görüyorum. R. N. Güntekin Birleşik Sözler Siirt battaniyesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dürüm dürüm — sf. 1) Sövgü sözü olarak kullanılan dürzü sözcüğünün anlamını pekiştiren bir söz Dürüm dürüm dürzü. 2) zf. Silindir biçiminde sararak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıymetleştirmek — i Değerli duruma getirmek Akşam, sokaktan geçenlerin gözlerine karanlıkların sürmesini çekiyor, her şeyi gölgelerle sararak kıymetleştiriyordu. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
paketlemek — i 1) Bir veya birkaç şeyi kâğıda sararak, kutuya koyarak bağlamak Öteberi paketlemiştim, annem paketime şüpheyle baktı. O. Kemal 2) Yakalamak, ele geçirmek, derdest etmek 3) argo Birini baştan savmak, atlatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkma baş — is. 1) Kadınların ince bir kumaşla saçlarını sararak yaptıkları bir saç bağlama biçimi 2) Bu biçimde taranan saçın bir örtüyle tamamen kapatılmış hâli 3) Bu biçimde giyinen kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkmak — i, ar 1) Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor. Ö. Seyfettin 2) Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak Limon sıkmak.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tohum zarı — is., bit. b. Tohumu dıştan sararak onu koruma altına alan zar … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst deri — is., anat. 1) Deriyi oluşturan iki tabakadan dışta olanı, epiderm 2) bit. b. Yüksek bitkilerde bütün bölümleri sararak onları dış etkilerden koruyan renksiz, saydam, bir hücreli tabaka, epiderm Birleşik Sözler üst deri altı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağıltı — is. Derideki yağ ve ter bezleri tarafından salgılanan, lifleri bir kılıf gibi sararak dış tesirlerden koruyan madde … Çağatay Osmanlı Sözlük
nüfuz etmek — 1) bir şeyin içine işlemek, geçmek Tatlı bir duman, bütün varlığını sararak en derin yerlerine kadar nüfuz ediyordu. P. Safa 2) inceliğine varmak, anlamak 3) etkili olmak Ecnebiler ona değil, o ecnebilere nüfuz ediyordu. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük